Kanuni Sultan Süleyman’a dair hikayeler


Kanuni Sultan Süleyman’a dair hikayeler






Kanuni Sultan Süleyman Han’a dair pek çok eserde yayınlanan hikayelerden bazılarını sizler için derledik.İşte Kanuni Süleyman hakkında tarih kitaplarında geçen mevzu bahis hikayeler… SENİ UYANIK BİLİYORDUK Bir gün kadının biri Kanuni’ye müracaat ederek evinin soyulduğunu ve hırsızın yakalanmasını istedi. Padişah kadını iyice inceledikten sonra: -”Bre kadın bu nasıl uyku ki, evin soyuluyor da haberi olmuyor?” Kadın gayet sakin ve rahat bir şekilde şöyle cevap verdi: -“Biz sizi uyanık biliyorduk!”. (1) KANUNİ’NİN NEZAKETİ Kanuni, Süleymaniye Camii’nin temelini atarken yanında bulunan Şeyhülislam Ebusuud Efendiye: - “Hocam, bu işe benden daha layıksınız, yapılacak caminin temel taşını siz koyunuz” dedi. Bir şaheser olan Süleymaniye Camii bittikten sonra Mimar Sinan’a da şöyle dedi: - “Bu camii şerife sen yaptın. Kapılarını ibadete açmak da senin hakkındır” (2) HEY! GAFİLLER! I. Viyana muhasarası sırasında 5 Türk Avusturyalılara esir düşmüşlerdi. Viyana kalesi kumandanı Türk esirlerine: - “Siz, hangi paşanın askerlerisiniz? Türk ordusunun mevcudu ne kadardır? Ne kadar topunuz var?” gibisinden soru sorup bilgi almak istediler. Esirler bu sorulara cevap vermeyince, hepside dayanılmaz işkencelere maruz bırakıldılar. Kumandan, yinede Türk esirlerinden bir cevap alamayınca hepsini birer çuvala koyup, kayalardan aşağı attırdı. Son Türk esiri de kayadan aşağı atılacağı sırada: -”Durun! beni atmayın hepsini söyleyeceğim” deyince, kendisini çuvaldan çıkardılar. Çuvaldan çıkan Türk bir kahkaha atarak: “Hey gafiller, biz ölümden korkan bir milletin çocukları olsa idik, Viyana önlerine kadar gelebilir miydik?” dedikten sonra, kendini kayalardan aşağı bıraktı. (3) KANUNİ’NİN MEKTUBU 1532 yılında Kanuni büyük bir ordu ile Almanya üzerine yürüdü. Aylarca Almanya’da gezdiği halde, ne Ferdinand ve ne de kardeşi Şarlken, Kanuni ile savaşmaya cesaret edemediler. Bunun üzerine Kanuni Şarlken’i savaş alanına çekebilmek için, aşağıdaki mektubu yazdı: - “Bu kadar zamandır erlik davası yapıp durursun. Ne sende ne kardeşinde nam ve nişan yok. Sizlere saltanat ve erlik davası haramdır. Belki karından dahi utanmazsın. Belki Kadın da gayret var sizde yok. Er isen meydana gelesin, takdir ne ise yerine gele. Gel seninle saltanatı Beç (Viyana) sahrasında paylaşalım. Bir kere dahi meydana çıkmazsan avratlar gibi çıkrık alıp padişahlık tacını takmayasın!.” (4) BARUTTAN BAŞKA BİR UNUTMUYORLAR 1543 yılında Barbaros Hayreddin Paşa, Fransıza beraber Nis’e saldırmıtı. Nis muhasarasının En hararetli bir anında Fransızlar Barbaros’a müracaat edip, barutlarının bittiklerini bildirirler. Barbaros buna kızmış ve yanında bulunan Dük Dankiyen’e şöyle demişti: - “İstanbul’da iken devletiniz büyük ölçüde Savaşa hazırlandığı söylemiştiniz. Yoksa benimle eğleniyor muydunuz? Ne güzel muhariplersiniz. Gemilerinizi şarap fıçıları ile doldurup, baruttan başka bir şey unutmuyorsunuz” (5) GİT BAŞIMDAN ZAVALLI ÇOCUK Roma Germen imparatoru Şarlken, Preveze savaşının intikamını almak için, 1541yılında bizzat kendisi Cezayir’e saldırdı. Ancak ne var ki Şalken, burada da acı bir mağlubiyete uğradığı gibi, geri dönerken de müthiş bir fırtınaya tutulup, pek çok gemisi battı. Şarlken bu mağlubiyetlere dayanamayıp, başındaki imparatorluk tacını Akdeniz’in mavi sularına firlatırken, şöyle diyordu: - “Git başımdan zavallı çocuk, belki seni, benden daha bahtı açık bir hükümdar bulur da başına koyar!” (6) TEMİZLİK HASTASI Ulemadan Şeyh Ebusaid Efendi bir temizlik hastası idi. Ayrıca ilmindne dolayı pek mağrur olan bu zat, aynı zaman da bekardı. Ona göre kadın nefsi kirleten  mahluklardı. Ebusaid Efendi kimseye elini sürmez, sürdürmezdi. Evinde hamamı daima yanar her yanı günde dokuz defa yıkanır, temizlenirdi. Ebusaid Efendi’nin bu durumunu sadrazam Semiz Ali Paşa, Kanuni’ye aktardığında padişah: “O gelmez hünkarım. Saraya gelince teşrifat icabı koltuklanacak, huzurunuzda saçak öpecek, o bunları yapamaz” diye cevap verdi. Padişah, Şeyh Ebusaid Efendi’yi görmek için, bütün teşrifatı kaldırdı. Neticede Şeyh Ebusaid Efendi padişahın huzuruna alınınca, Kanuni kendisine: - “Allah sizden razı olsun, gençleri ilminizin feyzi ile nurlandırıyorsunuz” dedikten sonra, Semiz Ali Paşa’ya dönüp: - “Şeyh efendinin yevmiyesi kaç akçedir?” diye sordu. Vezirde, “Yüz Akçe” diye cevap verince, padişah sözlerine şöyle devam etti: -“Yüz akçe yetmez. Yüz akçede benden sabun parası ilave ediniz, biraz yüreğindeki vehim ve vesvese çirkefini temizlesin!” Bu şahane hareketten sonra Ebusaid efendi padişahın ayağına kapanıp af diledi. O günden sonra da temizlik mevzuundaki hassasiyetini terk etti. (7) Kaynakça (1) Hammer Tarihi Tercümesi, C. 5. s. 277′den naklen, S. Tansel, aynı eser, s. 112 (2) Reşat Ekrem Koçu, Tarihte Garip Vakalar, s, 102 (3) Tahsin Ünal, Osmanlılarda Fazilet Mücadelesi, s. 84 (4) Peçevi  Tarihi, C. I, s.170′den naklen, İ. H. Uzunçarşılı, C. 2, s.474 (5) Tuhfet-el Kibar’dan naklen, I.H. Uzunçarşılı, C. 2, s. 370 (6) Jak Pirenne, Büyük Dünya Tarihi, C. 2, s.428 (7) Reşat Ekrem Koçu, aynı eser, s.148

Kaynak Linki: http://www.ceddimizosmanli.net/kanuni-sultan-suleymana-dair-hikayeler/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karahanlı Devleti: 840-1212 (Bilge Kül Kadir Han)

Batı Hun İmparatorluğu: MÖ 48-MS 216 ( Pi)

Avrupa Hun İmparatorluğu: 375-469 (Balamir)