Fatih Sultan Mehmed’e dair hikayeler

Fatih Sultan Mehmed’e dair hikayeler





Fatih Sultan Mehmet hikayeleri, Fatih Sultan Mehmed Han ile ilgili en güzel hikayeler, Fatih Sultan Mehmet sözleri, İstanbul’un  Fâtih’inden tarihe geçen hikaye ve sözler, Fâtih ve Kadı hikayesi… ARZUMUZ İMPARATOR’DAN MÜSADE ALMAKTIR Fatih Sultan Mehmed Han, Rumeli hisarını yaptırırken usulden de olsa Bizans imparatorundan izin aldı. Ancak imparator izin verse de vermese de hisarı yapacaktı. Hisarın yapılması hususunda imparator Fatih’e şöyle bir haber gönderdi: - “Kalenin yapılacağı yer Galata’ya aittir. Galata ise bizim değil, Frenklerin idaresi altındadır. Biz izin versek de Frenkler izin vermezler. Sizde bunu yapmaya kalkarsanız, Frenklerle aranız açılacaktır“. Fâtih buna sevinmiş ve imparatora şöyle bir cevap uçurmuştu: - “Bizim maksadımız imparatorun hatırına saygı göstermekti. Mademki bu yer imparatorun idaresi altında değil, o zaman mesele kalmaz. Çünkü Frenklerin hatırlarına saygı göstermek bizim için o kadar mühim değildir. İcab ederse onlara cevabı biz veririz!..”. (1) BENİ DERVİŞLİĞE ALIR MISIN? Fatih Sultan Mehmed’in hocası devrinin en büyük âlimlerden biri olan Akşemseddin idi. Bu mübarek zat, Fatih’e İstanbul’u 29 Mayıs’ta alacağını da müjdelemişti. Bir gün Fâtih yanında oturan Akşemseddin’e: “Hocam, beni dervişliğe alır mısın?” dedi. Akşemseddin’de “alamam” diye cevap verdi. Fâtih kızgınlıkla şöyle demişti: - “Çok acaib şey, ne olduğu ve istidatları belli olmayan bir takım adamları dervişliğe alıyorsunuz da, beni kabul etmiyorsunuz?” Akşemseddin hafifçe gülümsedi ve şöyle cevap verdi: - “Dervişlikte bir hal vardır. Ondan tad alındığı taktirde dünya işlerinden ve saltanattan el çekmek lazım gelir. Halbuki sizin böyle bir hal yapmanız memleketin zararına olur. O zaman siz de ve ben de günaha girmiş oluruz. Padişahlara lazım olan şey iyi huyluluk ve adalet sever olmaktır”.(2)  SAKALIM DAHİ BİLSEYDİ Fatih Sultan Mehmed Han seferi hümayuna çıkarken bile nereye gideceğini vezirleri dahil hiç kimseye söylemezdi. Fâtih yine bir seferi hümayuna hazırlanıyordu. Bir gün kadılardan biri kendisine: - “Şevketlü Sultanım, dedi, acaba seferi hümayununuz hangi tarafadır?“. Fâtih kızmış ve kadıya şöyle demişti: - “Sakalımın tellerinden biri dahi yapmak istediğimi bilmiş olsaydı, onu hemen koparır ve yakardım” (3) Haydi Siz Gidin Kendim Gelirim! Trabzon Rum İmparatoru David Kommen, akrabası Uzun Hasan’a güvenerek Türklere verdiği vergiyi kestiği gibi, daha evvelce verdiklerini de elçiler göndererek geri istemeye başlamıştı. Fâtih, David’in elçilerine şöyle dedi: -”Haydi siz şimdi gidiniz, ben kendim gelir borcumu öderim!” (4) BEN HİSARI NE İDEYİM Fâtih, Uzun Hasan üzerine yürüyordu. Şebinkarahisar kalesine gelinince, Sadrazam Fâtih’e: - “Devletlü Sultanım, hele bu Şebinkarahisarı alalım, ümittir ki düşman üstümüze gelir, onunla da hesaplaşırız”, dediğinde Fatih şöyle cevap verdi: - “Paşa, Ben hisarı ne ideyim, ben düşmana geldim düşmanı bulun!…” (5)  PADİŞAHIN ELLERİ KESİLECEK! Fatih Sultan Mehmed, iki mermer sütunu üçer arşın fazla kesip harap ettiği için, bir Rum mimarının ellerini kestirmişti. Mimar, kadı Hızır Bey Çelebi’ye müracaat edip, Fâtih’ten şikayetçi oldu. Kadı Hızır Bey, hem davacıyı ve hem de davalı olan Padişahı huzuruna çağırdı. Fatih, mahkeme salonuna girince doğruca baş köşeye girip oturmak istedi. Ancak Kadı gök gibi gürleyerek: - “Oturma beyim, dedi, sende davacı ile beraber karşımda ayakta kalacaksın.” Neticede Kadı Hızır Çelebi, kanunsuz ve haksız yere el kesen Fatih’i suçlu bulmuş ve onunda elinin kesilmesine karar vermişti. Fâtih Sultan Mehmed kararı gayet sakin karşılamıştı. Ancak Rum mimar baktı ki kadı ciddi, padişahın elleri kesilecekti! Rum mimar kadıya yalvardı, hakkından vazgeçtiğini bildirince, kadı kararı iptal etti. (6)  ALLAH’IN GAZABINA UĞRASINLAR Fâtih,İstanbul’u fethettikten sonra şehri geziyordu. Ancak bir yan sokaktan bir inleme işitti. Derhal yanındakilere: - “Şu inleyen adamı bulup getirin” dedi. Biraz sonra üstü başı perişan, saçı sakalı birbirine karışmış bir ihtiyar padişahın huzuruna getirildi. Padişah bu zavallıya: - “Bu ne haldir, sizi neden hapsettiler?” diye sorduğunda, ihtiyar şöyle cevap verdi: -“Muhasara başlayınca imparator beni çağırdı ve Türkler İstanbul’u alacak mı diye sordu. Ben de “alacaklar’, diye söyleyince, beni bu hale soktular.” Padişah ihtiyara: -“Peki söyle bakalım, dedi. İstanbul bizim elimizden çıkacak mı?” İhtiyar biraz düşündükten sonra şöyle cevap verdi: “Bu güzel şehrin düşmanı çoktur. Ancak sizin aranızda fesat artar, şahsi menfaat ön planda düşünülmeye başlanır, elindeki emvali yabancılara satanlar çoğalır ve yabancılardan medet umanlar artar, işte o zaman İstanbul sizin elinizden çıkar.” Fatih ellerini yukarı kaldırıp şöyle dedi: -“Dilerim Allah’tan ki, bunları yapanları Allah’ın kahrı gazabına uğrasınlar.” (7) AMAN MOLLA NE YAPIYORSUN? Fâtih bir gün okumak maksadıyla kütüphaneye girmişti. Yanında Molla Lütfi’de vardı. Raftaki bir kitabı işaret eden Fâtih, Molla Lütfi’den bunu indirmesini istedi. Molla Lütfi kitabı almak için önündeki taşa basınca Fâtih bağırdı. -“Aman molla ne yapıyorsun? Günaha girdin o taşa basılmaz. Çünkü o taş Hz. İsa’nın üzerine yatırıldığı taştır.” Molla Lütfi istifini bozmadı, yerde bulunan tozlu ve kıllı bir örtüyü alıp, Fâtih’in dizlerine örttü. Bunun üzerine Padişah: - “Ne yapıyorsun Molla, kaldır şu tozlu örtüyü üzerimden” deyince, Molla Lütfi de şöyle cevap verdi: -“Aman hünkârım örtüye hakaret buyurmayınız. Çünkü bu örtü, Hz. İsa’nın beşiğinin örtüsüdür.” (8) BİRİ EJDER BİRİ YILANDIR Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u muhasara ederken, Galata da bulunan Cenevizliler, devamlı huzursuzluk çıkarıyorlardı. Devlet adamları Cenevizlilere neler yapılmasını kendisine sorduklarında, II. Mehmed şöyle cevap vermişti: -“Bizans bizim için bir ejderdi, fakat Ceneviz ise bir yılandır. Şimdi biz, ejderi ezmek için, yılanı uykuda tutmalıyız. Ejder yok edildikten sora, yılanın başına vurulacak hafif bir darbe ile onu yok etmek mümkündür.” (9) TÜRK SARIĞINA RAZIYIZ İstanbul muhasarası sırasında Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesi dahi düşünülmüştü. Ancak, Ortodoks kilisesi liderlerinden Gennadias ile Başvekil Notares, bu birleşmeye karşı idiler. Hatta her iki lider şöyle diyorlardı: -”İstanbul’un içinde Türk sarığı görmek, Latin serpuşu görmekten daha iyidir“. (10)  KAYNAKÇA (1)Solakzâde Tarihinden Naklen, S. Tansel, Yüz Tarihi, Yüz Fıkrası, s. 192 (2) Solakzâde Tarihinden Naklen, S. Tansel, aynı eser, s. 200 (3) Hammer Tarihi Tercümesi, Abdulkadir Karahan, s. 815 (4) İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. 2, s, 5 (5) Walter Hinz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, s, 57 (6) Ali Erten, Dini Hikayeler, C. 4, s, 7 (7) Tahsin Ünal, Osmanlılarda Fazilet Mücadelesi, s, 53 (8) Tarih Hazinesi mecmuası, s. 126 (9)Mirmiroğlu, Fatih Devri, s, 123 (10) Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, C.3 s. 194

Kaynak Linki: http://www.ceddimizosmanli.net/fatih-sultan-mehmede-dair-hikayeler/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karahanlı Devleti: 840-1212 (Bilge Kül Kadir Han)

Batı Hun İmparatorluğu: MÖ 48-MS 216 ( Pi)

Avrupa Hun İmparatorluğu: 375-469 (Balamir)